Bu, hayattaki en acı yolculuklardan birinin fotoğraflarındaki hikaye. Bir fotoğrafçının karısına göğüs kanseri teşhisi kondu. O andan itibaren kocası, bu hastalığa bağlı "yolculuğu" fotoğraflarına yansıtmak istedi.
Fotoğrafçı, her zorluğa daha çok katıldığını söylüyor. Kelimeler önemini yitirdi. Jen yeni kabul edilmiş bir gece, acısı kontrolden çıkmıştı. Kolunu kavradı ve ağlayan gözlerle şöyle dedi: Gözlerimin içine bakmalısın, bu acıyla başa çıkabilmemin tek yolu bu.
Bu onun hikayesi.
«Fotoğraflarım günlük yaşamı gösteriyor. Karımın yüzündeki kanser yüzünü insanlaştırıyorlar. Jennifer'ın bu hastalıkla mücadele ederken karşılaştığı zorlukları, zorlukları, korkuyu, üzüntüyü ve yalnızlığı gösteriyorlar. "
"Korku, kaygı ve endişeler sürüyordu."
“İnsanlar tedavinin sizi daha iyi yaptığını, işlerin iyi yapıldığını, hayatın 'normale' döndüğünü varsayıyorlar. Ancak normallik yoktur. Kanserden kurtulanlar yeni bir normallik duygusu tanımlamalı. "
"Jen neredeyse 4 yıllık tedavi süresince kronik ağrı yaşadı."
"Gündüz hastanede kalışlar sıktı."
"Savaşımız boyunca güçlü bir destek grubuna sahip olduğumuz için şanslıydık, ancak yine de insanların günlük hayatımızı ve karşılaştığımız zorlukları anlamalarını sağlamakta zorlandık."
"Ne yazık ki, çoğu insan bu gerçekleri duymak istemiyor ve zaman zaman desteğimizin azaldığını hissettik."
"39 yaşında, Jen bir yürüteç kullanmaya başladı ve bitkin düştü."
«Jen bana sevmeyi, dinlemeyi, vermeyi, başkalarına ve kendime inanmayı öğretti. Bu süre içinde hiç olduğum kadar mutlu olmamıştım. "